Frekans ve Beyin dalgaları – Regresyonu daha iyi anlamanızı sağlar..

Beyninizin Dalgaları Vardır. Beyniniz elektrokimyasal bir organdır ve elektriği beyin dalgalarıyla ölçülür. En yüksekle en alçak arasında bulunan dört beyin dalgası kategorisi vardır. Ne kadar ilginçtir ki en hızlı beyin dalgaları en düşük farkındalık frekansına tekabül ederken en yavaş beyin dalgaları ise daha yüksek frekanslar ve genişlemiş bir farkındalığa ilişkindir.

Beta (13-40 Hz, ya da saniyede dönüş): En hızlı beyin dalgası olan beta, uyanık halle ilgilidir, beyninizin uyanık ve zihinsel faaliyetler içinde olduğu zamanlarda aktiftir. Uyumadan önce yatakta kitap okuduğunuzda muhtemelen düşük betadasınızdır. Aktivite ve uyanıklık korku, öfke, açlık ya da şaşırmak da olduğu gibi ne kadar yüksekse, frekans da o kadar hızlıdır.

Alfa (8-13 Hz): Alfa beyin dalgaları daha yavaştır ve dinlendiğinizde ama uykulu olmadığınız zaman kolaylıkla geçilen dikkat halinde ortaya çıkar. Meditasyon, tevekkül, hayal kurma, biyo-geri-besleme ve zihin-beden entegrasyonu, hafif hipnoz, yaratıcı görselleştirme, sanatsal ve sezgisel süreçler, doğada zaman geçirmek, dinlenmek ve spor yapmak gibi sakinlik hallerinde ortaya çıkarlar.

Teta (4-8 Hz): Teta beyin dalgaları çok daha yavaştır ve uykulu hallerde, uykunun ilk aşamasında, rüyada, derin meditasyon seviyelerinde, ilham dolu yaratıcılık ve hayal gücünde, sezgisel algının daha iyi hatırlamaya geçilen mistik hallerinde ortaya çıkar. Teta, otoyolda araba kullanırken ya da uzun bir duş alırken olduğu gibi transa geçmiş gibi hissettirebilir, zamanı unutabilirsiniz.

Delta (1/2-4 Hz): Delta beyin dalgaları çok yavaştır ve derin uyku sırasında ortaya çıkar. Uyurgezerlik ve oldukları gibi, derin trans halleriyle kendine şifa verme eylemin de de görülür.

Geceleri uykunun birkaç fazı etrafında dönersiniz. İlk aşamada beyin dalgalarınız betadan daha rahatlatıcı olan alfa haline doğru yavaşlar ve aklınıza hayal ürünü görüntüler gelebilir. Kaslarınız gevşer ve nabzınız, kan basıncınız ve ateşiniz düşer. Sonra da beyin dalgalarınız teta seviyesine geçerek yavaşlar. Artık özelliği beyinde aktivite patlamaları olan hafif uyku haline geçmişsinizdir. Rüyaların çoğu REM uykusu (rapid eye movement-hızlı göz hareketi) denilen bir haldeyken görülür. REM uykusu sırasında beyin dalgaları tetadan yükselir ve geçici olarak uyanık halinize yakın daha hızlı bir frekans karışımı içerir. Bu süreçte uyanırsanız rüyalarınızı kolaylıkla hatırlarsınız. Son fazda beyin dalgalarınız daha da yavaşlar, deltaya ulaşır ve bu noktada derin bir uykuya geçer, rüya görmezsiniz. Eğer uyanırsanız, kafanızı bulanık ve sersemlemiş hisseder, nerede olduğunuzu anlayamazsınız. Uyanmamak için direnir ve neredeyse hemencecik tekrar uykuya dalarsınız. Ne kadar ilginçtir ki; kalplerimiz de neredeyse beynin delta dalgalarının sınırları içinde bir elektriksel titreşim sergiler.

Beyin dalgalarınız tetaya yaklaşırken, gerçek benliğinizin doğasını anladığınızı fark edersiniz. Ego “ölmeye” başlar ve yerini ruhun farkındalığına bırakır. Zihnin içine dönüp benlik üzerine düşünmeye başladığında ve içsel işlemlere yoğunlaştığında, özellikle dış etkenler kapatıldığı için beyin dalgalarının betadan alfaya, alfadan da tetaya döndüğü bulunmuştur. Meditasyon yapanlar sıklıkla derin teta hallerine girerler ve kendileri ve başka varlıklarla bir olduklarını hissettiklerini anlatırlar. Normal uykudan uyanma durumundaki bilincimizle bakıldığında daha derin bilinç hallerinin uykuya ve transa benzer görünmesi ironiktir ama yine de bu hallerdeyken bilincimiz açılır, çok daha geniş bir uyanıklık farkındalığına geçeriz. Delta haline giriş beraberinde bedenin dışına çıkma deneyimlerini getirir; benlik duygunuz kolektif ve evrensel olmak üzere genişleyerek yayılır. Zaman ya da mekân yoktur ve başka farkın- dalık boyutlarına kolayca geçiş yapabilirsiniz. Uyanık ve bilinçli olunduğunda bu derin hallere geçişi başarmak kolay değildir, delta sizi birleşik, bireyselliğin dışında ve egoya bunaltıcı gelen bir farkındalığa taşır ve o anda uykuya dalmak bu deneyimi sonuna kadar götürmekten daha konforlu bir “kaçış” olur… Delta; fiziğin paralel dünyalarının var olduğu ve eşzamanlı olarak evrim geçirdikleri birçok paralel dünyanın kuantum gerçekliği olarak düşünülebilir.

Miranon’un sisteminde; 1. Seviyeden 7′ye kadar bitki dünyasının bilinç hali bulunuyor. 8. Seviyeden 14’e kadar hayvanlar âlemine ilişkin, 15. Seviyeden 21′e kadar ise insan âleminin farkındalık seviyeleri var. Lenz (Monroe Enstitü – araştırmacı) bazı katılımcıların insan frekanslarını biraz yedi çakranın -bedendeki enerji köşeleri ya da merkezleri- fonksiyonlarına paralel bulduklarını söylüyor. Çakralar yüksek enerjinin çi ya da eterik enerji adı verilen bir enerji aracı enerji ya da ışık kütleleri vasıtasıyla fiziksel dünyaya transfer edildiği noktalar olarak düşünülebilir. Genel olarak: 15. Seviye; omurganın altında bulunan hayatta kalma ve direnç. yaşama arzusu, yaşamsal önemdeki enerjiyi sağlayan ve dolaştıran , bizi dünyayla bağlı tutan ve bize dünyanın merkezi enerjisini sağlayan ilk çakraya ilişkindir. 16. Seviye; karnın altındaki sempati ve enerji alanlarıyla duyguları hissedebilme yeteneğine yoğunlaşan ikinci çakraya tekabül eder. Başkalarıyla ve dünyayla bağlantıya geçmemize ve ilişki kurmamıza yardım eder, hisleri, tutkuları, açlık ve cinselliği etkiler ve yaratıcı ve üretici arzular uyandırır. 17. Seviye; karın boşluğu sinir ağındaki irade, kişisel güç, kendini kontrol edebilme, dış dünya üzerinde kontrol sağlama ve çekicilik-iticilik ve gelen uyaranlara tepki olarak savaş-ya da-kaç’a odaklanan üçüncü çakraya ilişkindir. 18. Seviye; kalbin merkezindeki fiziksel ve fiziksel olmayan benliğimiz, evrensel prensiplere uygun olarak dengeli yaşamak ve başkaları ve doğayla birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu algılamaya odaklanan dördüncü çakraya tekabül eder. 19. Seviye; boğazda bulunan irade gücünden daha yüce bir iradeye, iman ve inanca geçişe, yüce rehberliğe ve bilgiye bağlanma ya, kendini ifade edebilmeye ve hakikaten temas kurabilmeye odaklanan beşinci çakraya tekabül eder. 20. Seviye; altıncı çarka ya da üçüncü göze tekabül eder. İki kaşın arasında bulunur ve benliğin fiziksel olmayan yanlarına bağlayan belli başlı enerji ve dinamikleri görebilme yeteneğine odaklanır. 21. Seviye; yedinci çakra ya da taça tekabül eder. Kimliklerimizi egodan ruha geçirmeye, bizi yüce rehberler, kozmik anlayışa bağlar ve evrendeki tüm diğer ruhlarla temasa geçirir. Genellikle fiziksel olmayan varlıklarla bir buluşma noktası olarak yaşanır.

22. Seviye; yüksek seviyedeki rüya gerçekleri, bunama ya da akıl hastalıkları, hezeyan ve sayıklamaya ve anestezi altında olmaya iliş- kindir. Komadaki hastalarda görülür ve onlarla temas kurmakta kullanılabilir. Ayrıca ölmüş ve ölümden sonra yaşamın sonsuza kadar “uyumayacağına” inanmayan insanların bulunduğu yerdir. Lenz tanımına 22’den 28 kadar olan seviyeleri daha çok ölümden sonra yaşama odaklanan normal insan farkındalığının ötesinde bir âlem olarak betimleyerek devam ediyor. Ben özellikle bu seviyeleri ilginç buluyorum çünkü beni ve birçok başka duru görü sahibi ya da mistiği değişik bilinç hallerine girerek ziyaret ettiğimiz âlemlere yönlendiriyor.

23. Seviye; ölüm korkusu yaşamış ve öldüklerini bilmeyen ya da ölümden sonra belli bir düşünce ya da duyguyu aşamayan insanlarla alakalıdır. Bu tipik olarak intiharlar ya da bağımlılar ve çok direnerek, büyük acılar içinde ve üzüntüyle ölenler olabilir.

25 ve 26. Seviyeler; sabit fikirler ve insanların ölümden sonra hayatın nasıl olduğuna dair düşüncelerine bağlı seviyelerdir. Örneğin; bir insan cennete gittiğinde trampet sesleriyle karşılanacağına inanıyorsa, öyle olur. Ya da dini bir sembole inanıyorsa, o dini sembol, o insanı orada bulur. Bu seviyeler aynı zamanda insanların dünyada hayatın nasıl işlediğine dair katı inanç sistemleri ve dünya görüşlerini de içerir. Eğer bir insan için en önemli şey aileyse, ölümden sonra kendi aile birliği içinde kalır. Eğer cinsel özgürlük ya da başkaları üzerindeki gücü önemliyse, bu şekilde davranmaya devam eder. Lenz insanların bu seviyelerde rehberlerin yardımıyla başka olasılıkları keşfedene dek çok uzun zaman -hatta yüzyıllarca- kalabileceklerini söylüyor.

27. Seviye; “Park” olarak bilinen âlemdir. Bu çoğu insanın öldükten sonra vardığı bir tür kabul merkezidir. Birçok insana kocaman ağaçlar ve çayırlarla dolu yemyeşil, huzur dolu, devasa bir park olarak görünür. Burada insanlar ölen sevdikleriyle yeniden karşılaşır, hayatları boyunca ne öğrendiklerini anlamak için rehberlerle çalışır, enerjilerini yeniden kazanmak için bir gençleşme merkezine gider, gelecekteki olası yaşamlarını görürler. Sonsuz genişlikteki gezegensel hafızanın saklandığı Akaşa Kayıtları Kütüphanesi’nde eğitilir ya da devam etmeye hazır hale gelene kadar dinlenir ve oyun oynarlar. Bazıları burada kurtarma elemanı ve rehber olarak eğitim alır, düşük seviyelere geçip “kayıp” ruhları özgür olabilecekleri ve ilerleyebilecekleri hallere çıkarmayı öğrenirler.

28. Seviye; daha soyut, simgesel bir haldir ve insan olmakla bağdaştırılan son seviyedir. Bazen “cennettin yedinci katı” diye de anılır. Burada insanlar yüce rehberlerle, peygamber ve kurtarıcılarla temasa geçerler ve artık yeniden bedenlenmeyecek ruhların, bütün yaşamlarını bütünleştirerek baki kaldıkları yer burasıdır. 34 ve 35. Seviyeler ise “Toplanma Alanı” adıyla anılır. Burada, dünyada eşzamanlı olarak gerçekleşecek çok ender olduğu farz edilen iki önemli olaya şahitlik etmek üzere toplanmış kişilik dışı yüksek zekalarla karşılaşırız. Onlar bize yardım etmek isterler. Bu olayların ne olduklarına, bu farkındalık düzeylerine erişmiş kimseler tarafından açıklık getirilmemiştir. 49. Seviye; belli astronomi çalışmalarını ve kozmosla galaksilerin gizemlerini anlamaya doğru büyük bir açılımı işaret eder. Umarım enerji ve farkındalık spektrumlarının hem iç hem de dış gerçekliğinizdeki birçok yorumunu biraz olsun anlamaya başlamışsınızdır. Monroe Enstitüsü’nün farkındalık seviyeleri tanımı bir sürü bilinç halleri hiyerarşisinden sadece biridir. Neredeyse her din ve metafizik sisteminde daha yavaş, daha derin beyin dalgası hallerimizde neler olduğunu keşfetmeye yönelik bir versiyon vardır. Tarih boyunca öncüler yüksek enerji ve farkındalık hallerini araştırmış, bölgeleri kendi kültürlerinin filtrelerini kullanarak çizmişlerdir ama yine de bir takım küçük farklara rağmen farklı modellerde büyük bir benzerlik bulunur. Siz de zamanla kendi frekanslarınızı, bilerek ve isteyerek çok boyutlu bilmenin normal olacağı seviyelere yükseltmeyi başaracaksınız.

FREKANS, Penney Peirce

Paylaş